Günden Kalanlar…
Yazar
Japon kökenli bir İngiliz. Roman çok ağır ilerliyor ve geriye dönük anılar ve
baş uşağın yaptığı yolculuk boyunca bunları hatırlaması ile ilerliyor. Romanın
büyük bölümü sıkıcı ama anlattıklarından ziyade göstermedikleri, ima ettiği,
bilinçli örttüğü her şey romanı sıra dışı yapıyor. Yazarın baş uşak figürünün
temsil veya tip olduğunu, gerçekte her birimizin Stevens gibi sadece yaptığımız
işi iyi yapmaya ve bize emredilenleri yerine getirmekle meşgul olduğumuzu
söylediği bir röportajına denk gelince roman üzerinde konuşan ve yazanların ne
kadar eksik değerlendirdiğini fark ettim. Çökmekte olan İngiliz aristokrasinin
büyük bir malikânesindeki olayları bu kadar naifçe anlatım zaten bir zaman
kaybı olurdu.
“Eninde
sonunda her şey işverenine hizmet etmekle ilgiliydi, katkılarının nasıl
kullanılacağını sorgulamanın onu aşacağını düşünüyordu. Ama bu durum hepimizi
katkılarımızın onaylamadığımız bir şekilde kullanılmış olduğunu fark eder hale
getiriyor. Ama çoğumuz için bu kaderimiz. Küçük dünyalarda yaşıyoruz. Genelde
seçme şansımız olmuyor.(…)“baş uşak olmaktaki politik ve ahlaki durum, hepimiz
bir anlamda baş uşağız. Ve hepimiz birer İngiliz baş uşağız, çünkü hepimiz az
ya da çok duyguların dünyasından duyguların âleminden korkuyoruz.”
Kazuo
Ishigure bu çarpıcı sözleri 2017 yılında Toronto Film Festivalinde söylemiş.
Romanın örtük anlam yapısını faş eylemiş yazar. Kitap arka kapağındaki
yazıların kitabı ne kadar eksik kaldığı, kitabı büsbütün anlatmadığını
anlıyoruz buradan.
Politik
eleştiri modern edebiyatın temel temalarından aslında. Yani yazar bunları
söylemese bile birileri romanın gizil imalarını ortaya çıkarabilirdi, belki de
çıkarılmıştır da bizim haberimiz yoktur.
Dönersek
içeriğe, yarım bırakılmış, dilinin ucuna gelmiş, kıyısından dönülmüş bir yaşam hikâyesi
var romanda.
Ben
kendi mesleğine dalıp gitmiş, çocuklarının büyümesini, karısının gündelik sancılarını
görmezden gelerek veya ana-babasını görmeden onlara bir yardımı dokunmadan
sadece kendi dünyasında yaşayıp gidenlerin kırık hikâyesini gördüm Günden Kalanlar’da.
Hayat
günlerin içinden geçerek oluşuyor. Günlere dikkat etmeden hayata dikkat edemezsin.
Hayat hep bir yarım bırakılmışlar hissiyle doludur.
Tamlık,
bitmişlik bizim dünyamıza yabancı. Geçmişten bugüne devam eden izlek
biyografimizin günlerinde saklıdır. Günlerini düzen sokmadan hayatını
düzenleyemezsin.
Günden
Kalanlar hayatımızdır.
29 Temmuz 2025
Yorumlar
Yorum Gönder