Notlar
“Kişi kendi zaaflarını gizlemeden yaşamasını öğrenir” diyor Baykan Sezer, yatılı okumak için: “bence bu insanın kendi kendisiyle barışık olması için çok önemlidir. Yine başkalarının zayıf yönlerini bilseniz bile bundan yararlanmamayı Galatasayar’da yatılı okuduğum sıralarda öğrendim.”
Adam kendisiyle konuşur gibi sessizce söylendi: "Ah nasıl olur iki yıl önceki bir olayı, bir kişi değil, birçok kişi geçen yıl diye hatırlıyor. Oysa benim için zaman kutsaldır. Her vakti zerresine kadar yaşar ve hatırlarım."
devam etti:
Şaşırıyorum işte buna: İnsanlar farkında olmadan yirmilerine, otuzlarına, kırklarına adım atıyorlar da ruhları bile duymuyor.
Sanırım bu benim için, suyun altında nefes almadan durmaya çalışmaya benziyor. Ondandır kendim için fazla yaşamaz diyorum.
Arkamdan denilmesi muhtemel bir söz şu olmalı “ona ölüm yakıştı”
Yağmur başlamasa susmaya niyeti yoktu.
Böyle yaşamak kolay değil. Yani bir iç-dünyayı yazarak yaşamaktan bahsediyorum. Yazarak yaşamak ne kadar da şık ve parlak duran bir ifade.
Oysa insanın canını sıkan bir şey. Başka bir şey yapamamanın-yapmak istememenin kaçınılmaz bir son-ucu. Bekli de uçsuzluğu. Fazla dikkat beni hem canlı tutan hem de öldüren.
Acele ediyorum. Ama bilmiyor muyum ki her acele ediş beni hem oldura/cak/n hem de öldüre-cek/n olandır.
Yorumlar
Yorum Gönder