Sonbahar Esintileri
Sonbahar günlerinde elime bir kitap alıp, kenara çekilip, dalıp gitmek sayfalar arasında.
Güneşin zorla ısıttığı öğle sonlarında zevk saatleri çok eskide kaldı. Rahmetli annem, çayı hazırlamış yanına bisküviler de var.
Ben kitapların dünyasından başımı içindeyken bile mutluluğun her anını hissettiğim annemin dünyasına çevirirdim. Neler konuşurduk, ben neler anlatırdım hatırlayamıyorum.
Sonbaharın şimdi büyüsel gelen günlerinin en güzidesini o yıllarda yaşadım.
Yıllar geçti.
İnsanlar teker teker gitti.
Bahçe dağıldı.
içimizde elimizde ne kaldıysa onunla yetinmeyi öğrendik.
Önümden geçen kadın telefonda Allah her şeyin hayırlısını versin diyor. Görünüş itibari ile burjuva ve yaşça geçkin olmasına rağmen oldukça spor giyinmiş ve atik. Markalı ürünler kullanmak hangi ekonomik sınıfa mensup olduğunu gösteriyor.
Bahar havası en mazbutu bile yoldan çıkaracak kadar çekici. Apartmanların sıralandığı ana caddenin arkasındaki müstakil evlerin bahçelerinden yayılan enfes leylak kokuları sokakta almış yürümüş.
Kişi başı gelirimiz sekiz bin dolar değil de on sekiz bin dolar olsa hayatımızda neler değişirdi. Şu leylak kokusunu daha çok mu duyardık, sokak kedi köpeklerinin cici sahipleri olur da, bebek arabası ile halk otobüsüne binmek isteyen kadına surat asan soför daha nazik mi olurdu,bilemedim.
Yayalara yol veren şoferlerin artması, gelişmişlik emarelerinden midir.
Gündemin dışında yaşayanların sayısı artar mı yoksa azalır mı kişi başı milli gelir artarsa?
Kütüphanede çalışanların kitaplarla arası düzelir mi
Cumartesi Pazar günleri düğün arabalarının korna seslerini daha mı az duyarız.
Çok beklenti içinde olmamalı canım.
Evden erkenden çıktım. Gideceğim yere gitmek istiyor muyum? Hem evet hem hayır. Evden çıkmak istediğim, bunaldığım, azıcık temiz hava ve güneşe kaçmak istediğim doğru. Ama havamda değilim evde keyif yapmak istiyorum. Hem evde kalmak hem de dışarıya atmak kendimi.
Köşede yürüyen teyze, beni eskilere anneme götürdü. Anneciğime götürdü. Sabahlara kahvaltı hazırlarken nasıl da koşar gibi gideri hazırlamak için kısacık boyu ama kilosuyla. Hep iyi niyetliydi. İçinde kötülük yoktu. Anadolu’nun çileli kaderinden minicik bir parçaydı.
Kaç defa başıma geldi, nerdeyse annemdi, biran için karşıma çıkıveren anneme benzeyen bir kadın. İnsan köksüzlüğünü anne ve babasını kaybedince anlıyor. Kaç defa arabayla kenar mahallenin sokaklarından geçerken ezan sesine camiye koşarcasına giden amcamı görür olurdum. Sanki yaşamanın ve devamın sağlaması amcamın sokak başında peyda oluvereceği gerçeğiydi. Ama zamanla her şey düşsel bir oyuna dönüşüyordu.
Sokaklar değişiyor, artık kimseyi beklemiyorum köşe başında çıkıp beni şaşırtacak ve kendime rahatlık verecek.
Yine ekimdeyiz. Döngü devam ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder