Bunaltıcı Sıcağın Yaptığı
Bunaltıcı sıcak, her şeyi kavuruyor: ağaçları, evlerin
çatılarını, arabaları, asfaltı…
Mutfakta çay demleniyor.
Çay sıcak, hava sıcak, hayatımız da.
Yaz sıcağında soğuk şeyler, dondurma, soğuk içecekler belki buzdolabına
saatler önce dilimlenerek soğumaya bırakılmış kavun veya karpuz olabilir.
Hayır, havanın sıcak olması çay içmeye engel değil.
Israr ediyor.
Bardağın içine birkaç tane buz parçası atarak yudumladığı
limonatayı gösteriyor.
Hayır, bu saatte asla böyle şeyler canım istemez.
Temmuz sıcağında olsak bile, bu saatte canım yalnızca çay
ister.
Değişime ihtiyacın var diyor.
Alışkanlıklarının esiri olmuşum, gerçeklik algım da esaret
altındaymış.
Düşüncelerinde değil ama davranışların ve yaşam pratiklerin
fazla muhafazakâr diyor.
Ben itiraz etmeye hazırlanırken, kendi bardağıma çelik
demlikte demlediğim çaydan koyuyorum.
Aradığım tadı bulduğuma, gösterişsiz bir sevgi iklimime
kavuştuğuma memnunum.
Çöl sıcaklarının bütün Ege bölgesini içine alacağını haber
veren ekrana gözüm kayıyor birden.
Sözü uzatmayı istiyorum: neden çölde yaşayanlar da çay
seviyorlar?
Çölde Çay filmini hatırlıyorum ve hatırlatmak istiyorum.
Hemen orada uydurduğumu düşünüyor.
Böyle bir film bilmiyorum diyor.
Ben de emin olamadım.
Eskiden çok film izlerdim.
Söz yeniden sıcaklara ve muhafazakârlığa geldi.
Çayı sevmenin alışkanlık, tutku ve ucuz bir zevk olduğunu
kabul ediyorum.
Kabul etmediğim benim muhafazakârlığımın ulu orta mevzu
edilmesi.
İkinci kez bardağıma çay koyarken, ben muhafazakâr mıyım
diye düşünüyorum.
Böyle sorularla muhatap olmamı sıcaklara bağlayarak, cevap
vermekten kaçıyorum.
Cam balkonun önüne bıraktığım ekmek kırıntılarına bütün yıl
gelen kumrular, güvercinler ve serçeler birkaç gündür uğramıyorlar.
Yaz güneşi balkona öğleden çok önce gelmeye başlıyor.
Belki çok erken vakitler gelip, bir şey bulamayınca gidiyor
zavallı kuşlar.
Temmuz öğle sıcağında, herkes kendi köşesine çekilince mevzu
da kapanmış oldu.
Aklımın bir kenarında kalan “ben muhafazakâr mıyım” sorusunu
şimdilik buzdolabına koyuyor, üçüncü çay bardağımla ben de kendi köşeme,
izlemeyi yarım bıraktığım “Şeflerin Aşkı”na
dönüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder