Müflis Tacirin Eski Defterleri: Sevmek kolay, yüzleşmek zordur
Bir Türkiye pratiği: Geçici çözümler, kalıcı sorunlar doğurur.
...
Asıl meselemiz konuştuklarımız değildir çoğu zaman, konuşmadıklarımızdır.
...
Mutlu insan yoktur, mutlu görünen/sandığın insan vardır.
...
Kısır döngü/m/üz: Bir şeyler yapmak
istemek ama yapadurduğunu yapmaktan başka bir şey de yapamamak.
...
En berbat kötülük, iyiliği kendine kamuflaj eden kötülüktür. İçimize çektiğimiz hava kadar yaygın ve dikkat çekmeyecek kadar masumdur. İnsan insanı içten içe çürütür böyle.
...
Hayatımız hep şu minvalde: "Ne fark eder demişim bilmeden farkı istemişim"
...
Birinin geçmişine ve geleceğine bakıldığında sanki seçim yapabileceği çok yolu varmış sanırız. Oysa insanın karşısına her zaman seçebileceği iki yol çıkar ve şartların ağır baskısıyla birini seçmek zorunda kalır. Pek azı bu ağır şartlardan etkilenmeksizin gerçekten istediğini seçer.
...
Sevmek kolay, yüzleşmek zordur.
...
İlgisizlik de eleştiridir, hem de derin bir eleştiridir.
...
Hep gittiği yerde olmak kolay değil. Gitmediğine gitmemeli, gidebildiğine gitmeli.
...
Güçlü ve zayıf zamanlarını görmediğin bir insanı tanıdım deme.
...
Muhayyilenin vahasına da gerçekliğin çölüne de muhtacız. İç içe, yan yana ve hep ayrı.
...
Kendimizi eğreti hissettiğimiz her yer, ait olmadığımız yerdir.
...
Bazen, çok bunaldığında, işin içinden çıkamaz olduğunda, en basit yol bakış açısını değiştirmektir. Birden dağlar güzelleşir, içtiğin çaydan zevk alır ve bu da geçer ya hu dersin.
...
Genelde hiçbir şeyin değişmemesi için elinden gelen her şeyi yapanlar ile her şeyin değişmesini isteyip ama bunun için hiçbir şey yapmayanlar arasında geçer ömrümüz. Özneler ve öznelerin yerleri de değişse gündelik yaşama canlılık veren bu devinim, hep yerinde durur.
...
Kafası en rahat insanlar-ara ara imrenmiyor değilim onlara ama yapamıyorum-hiçbir toplumsal meseleye saniyeler kadar bile zihnini yormayanlar. Ellerine tutuşturulmuş reçeteleri var çünkü. Her şey ya siyah ya beyaz. Kendi reçetelerini yazmak zorunda kalanlar için hayat kolay değil.
...
Zihnin insana oynadığı yarı şaka yarı ciddi bir oyunu: 'güzel günler hep geçmişte kalmıştır.'
...
Asıl meselemiz konuştuklarımız değildir çoğu zaman, konuşmadıklarımızdır.
...
En berbat kötülük, iyiliği kendine kamuflaj eden kötülüktür. İçimize çektiğimiz hava kadar yaygın ve dikkat çekmeyecek kadar masumdur. İnsan insanı içten içe çürütür böyle.
...
Hayatımız hep şu minvalde: "Ne fark eder demişim bilmeden farkı istemişim"
...
Birinin geçmişine ve geleceğine bakıldığında sanki seçim yapabileceği çok yolu varmış sanırız. Oysa insanın karşısına her zaman seçebileceği iki yol çıkar ve şartların ağır baskısıyla birini seçmek zorunda kalır. Pek azı bu ağır şartlardan etkilenmeksizin gerçekten istediğini seçer.
...
Sevmek kolay, yüzleşmek zordur.
...
İlgisizlik de eleştiridir, hem de derin bir eleştiridir.
...
Hep gittiği yerde olmak kolay değil. Gitmediğine gitmemeli, gidebildiğine gitmeli.
...
Güçlü ve zayıf zamanlarını görmediğin bir insanı tanıdım deme.
...
Muhayyilenin vahasına da gerçekliğin çölüne de muhtacız. İç içe, yan yana ve hep ayrı.
...
Kendimizi eğreti hissettiğimiz her yer, ait olmadığımız yerdir.
...
Bazen, çok bunaldığında, işin içinden çıkamaz olduğunda, en basit yol bakış açısını değiştirmektir. Birden dağlar güzelleşir, içtiğin çaydan zevk alır ve bu da geçer ya hu dersin.
...
Genelde hiçbir şeyin değişmemesi için elinden gelen her şeyi yapanlar ile her şeyin değişmesini isteyip ama bunun için hiçbir şey yapmayanlar arasında geçer ömrümüz. Özneler ve öznelerin yerleri de değişse gündelik yaşama canlılık veren bu devinim, hep yerinde durur.
...
Kafası en rahat insanlar-ara ara imrenmiyor değilim onlara ama yapamıyorum-hiçbir toplumsal meseleye saniyeler kadar bile zihnini yormayanlar. Ellerine tutuşturulmuş reçeteleri var çünkü. Her şey ya siyah ya beyaz. Kendi reçetelerini yazmak zorunda kalanlar için hayat kolay değil.
...
Zihnin insana oynadığı yarı şaka yarı ciddi bir oyunu: 'güzel günler hep geçmişte kalmıştır.'
...
YanıtlaSil